Musul Sorunu"
Musul Sorunu" yeni kurulan
Cumhuriyetin ilk sorunlarından biridir. Bu sorun
Türkiye ile
Birleşik Krallık arasındaki Musul İlinin
anlaşmazlığa varması ile oluşmuştur.
Mezopotamya seferleri sırasında, General Marshall
Birleşik
Krallığın "Every effort was to be made to score as heavily as
possible on the Tigris before the whistle blew." yani "Her şey bitmeden
önce Dicle üzerine yapılabildiği kadar ağır bir darbe yapılmalıdır"
emrini dinleyerek
Musul'u
Mondros Ateşkes
Antlaşması'ndan üç gün sonra işgâl etti (30 Ekim 1918).
[33] 1920'de,
Türkiye Cumhuriyeti'ni
birleştirmeye ve korumaya çalışan
Misak-ı
Milliye, bir süre sonra
Musul'un
tarihi ve
kültürel Türkiye'ye
ait olduğunu açıkladı. Buna rağmen
İngiltere bu sorunda daha ileri durumdaydı ve bu
alan ile olan
ilgilerini hala devam ettirmekteydiler.
İngilizlere karşı çıkan
Irak
ayaklanması, RAF
Irak Komutanı tarafından 1920 yazında bastırıldı. Büyük olasılıkla bir
İngiliz bakış açısına göre,
Mustafa Kemal kendi tarafındaki istikrarını ve
güvenini sağlarsa, tahminen
Musul
Sorununu da hallederek buraya sızacaktır ve yöresel
Türk halk da ona katılacaktır. Nitekim, bir asi
ve muhalif bir
Müslüman ulus Hindistan kapılarına kadar büyüyebilirdi. 1923'de,
Mustafa Kemal uluslararası bir hakem kararı ile
Musul sınırının düzeltilmesi hakkında GNA'yı iknâ etmeye çalıştı; ancak
biraz daha bekleyerek
Türkiye'nin
gelişmesini sağlayacaktı. Araya yapılan
sınır düzeni kısa
zaman içerisinde iki taraf
halkını da rahatsız etmeye başladı. Daha sonra
Türkiye'nin
sınırlarının bölgedeki
fosil yakıt rezervlerinin
bittiği yerde başlamasına karar verildi; Ancak Mustafa Kemel Atatürk bu
sınır düzenini istemedi.
[34] Bunun üzerine
İngiltere Dışişleri Bakanlığı,
Musul bölgesinde önemli
fosil yakıt rezervlerinin olmadığını açıkladı.
23 Ocak 1923'de,
Lord Curzon bölgedeki
rezervlerin
varsayımdan ileri bir şey olmadığını söyledi.
[35] Buna rağmen,
Armstrong'a göre "
İngiltere enerji istiyordu.
Musul ve
Kürtler buradaki anahtardı."
[36]