şeytanın beline sardığı kuşakla bağlayıp gözlerimi bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktılar beni bıraktın beni o tahta balerinin yırtık bacaklarında benim tebliğimden bir yansıma bir sıçrayış gece üçte uyanıp başladım alkışlamayabıraktın beni;
yazı sorguya aldılar işkencede kısa kalbim dolaşıyorum yeni yanmış lisenin koridorlarında da sözlüye kaldırılıyor ilk sevgilim intihar ben hiç ders çalışmadım senden başka bıraktın beni;
kibar bir ******yum ben bunu da yazdım kumsala tırnaklarına gözyaşı ojeleri süren
artmayacağım eksilmekti sevişmelerimiz bunun için her gün bir çocuk öldürüyorum parmaklarım bir ferman gibi açılıyor gırtlağında bir güle saati sormak değil mi çekip gitmenin öncesi eğilip bir kediyi okşamak olmasın geri gelmek istemenin en büyük delili; bıraktın beni. yanıtım: anlayacaktık zaten sıkıldığımızı ve bunun böyle bungun kırışık sürmeyeceğini kahverengiye çevirdi yaşadığım sevdalar beni türkçeler yetmedi karardıkça parlayan şarkıma girdiğim bahçede yitti sidikli ömrüm sanki bir tren raydan çıktı vücudumda bıraktın beni.
yıkandım ateşin suyunda gümüşlendim kurşunlandım neşter perisiyim şimdilerdeyse yüksek sesle güldüm buna bunu da- bunu da yazdım kumsala kendi çevremi üçyüz altmış beş günde döndüm sana döndüm dön bana
kurtarılmaz ayrılıklar mı yaşıyoruz çarparak söğütlere uğrunda ölünecekleri mi gömüyoruz güneşin battığı yere! aşk çekim eki almıyorbaşka uyaklarla kalıyor ayakta bıraktın beni aşk artık korkak bir zamir gibi sabah akşam sağına soluna jilet atmakta bu bir lisan-ı hafidir ki ruha dolmakta yalnızlık okuma-yazma bilmiyor siz sürdürün kentinizi komik sarhoşluklarınızı- sahte öpüşmelerinizi girin kalabalığa pazaryerlerine otobüslere bıraktın beni;
kaybolun yüzünüzde siz sürdürün kentinizi yangınınızı ben alıyorum depremlerinizi sel baskınlarınızı salgınlarınızı afetleri götürüyorum muazzam aşklarınızdan
şeytanın beline sardığı kuşakla bağlayıp gözlerimi bu korkunç tuzlu yutkunmanın orta yerine bıraktınız beni! içime beton bir martı döktünüz içime batırdınız ceylan kemiğini!
sevgi kubilay'ıydım ben keserek bileklerimi nankör bir testereyle kopuk ellerimi dolaştırdınız bir sopa ucunda tüm yeryüzünde şiir yazdırmadınız bana şiirime döndüm sana döndüm dön bana
siz sürdürün kentinizi ben sizin payınıza nasıl olsa yaşıyorum trajedilerinizi muazzam aşklarınızdaki! Alıntı. K.İ