Avrupa [değiştir]Daha çok bilgi için: Yahudi tarihi (Rusya ve Sovyetler Birliği)Avrupa
Rönesansı sırasındaki en korkunç kovulmalar, İspanya'daki
Morisko veya Arap
İslam devletinin bilinen adı ile
Endülüs'ün
yeniden fethinin (
reconquista) hemen ardından gerçekleşmiştir.
Son Müslüman hükümdarların da 1492'de Gırnata'dan çıkarılmasını
İspanyol Engizisyonu izlemiş,
İspanya'nın sayıları 200.000'e varan
Sefarad Yahudisi nüfusunun tamamı ülkeden
kovulmuştur. Bunu, 1493'te
Sicilya'dan
(37.000 Yahudi) ve 1496'da
Portekiz'den
kovulmalar izlemiştir. Kovulan İspanyol Yahudilerinin büyük bölümü
Osmanlı İmparatorluğu, Hollanda ve Kuzey Afrika'ya kaçarken bir kısmı da
Güney Avrupa ve
Ortadoğu'ya gitmiştir.
On yedinci yüzyılda, Batı Avrupa'da neredeyse hiç Yahudi yaşamıyordu.
Nispeten hoşgörülü olan Polonya, Avrupa'daki en büyük nüfusa sahipti,
ancak Yahudiler için buradaki sakin durum da yüz binlerce Polonya ve
Litvanya Yahudisinin
Chmielnicki
ayaklanması (1648) ve İsveç savaşları (1655) sırasında katledilmesi
ile sona ermiş oldu. Bu ve diğer zulümlerin etkisiyle, Yahudiler 17.
yüzyılda Batı Avrupa'ya geri döndüler. Yahudilere yönelik (İngilizler
tarafından konulan) son yasak da 1654 yılında kaldırılmış olsa da, kimi
şehirlerden dönemsel kovulmalar yine de devam etmiş, Yahudiler sıklıkla
toprak sahibi olmaktan men edilmiş ve gettolarda yaşamaya zorlanmıştır.
On sekizinci yüzyılın sonlarında Polonya'nın Parçalanması ile, Yahudi
nüfus da Polonya topraklarını kendi aralarında paylaşan Rus
İmparatorluğu,
Avusturya-Macaristan ve
Prusya arasında bölünmüştür.
Avrupa
Aydınlanması ve Haskala (18. Yüzyıl) [değiştir]Avrupa'daki Rönesans ve
Aydınlanma dönemi boyunca, Yahudi toplumu içinde
kayda değer değişimler yaşanmıştır. Avrupa genelindeki Aydınlanma'ya
paralel olarak
Haskala (Yahudi
Aydınlanması) hareketi de ortaya çıkmış, 18. yüzyılda Yahudiler
kendilerini kısıtlayan yasalardan kurtulmak ve Avrupa toplumunun
geneline entegre olmak için kampanyalara başlamıştır. Öğrencilerin
aldığı geleneksel dini öğrenime laik ve bilimsel öğretim de eklenmiştir.
Yahudi tarihi ve İbranice çalışmaları yeniden hayat bulmuş, ulusal
Yahudi kimliğine olan ilgi büyümeye başlamıştır. Haskala,
Reform ve
Muhafazakar hareketleri doğurmuş,
Siyonizm'in
tohumlarını ekerken Yahudilerin ikamet ettikleri ülkelere kültürel
asimilasyonunu da teşvik etmiştir. Hemen hemen aynı zamanda, Haskala'nın
neredeyse tam zıttını telkin eden
Hasidik Yahudilik hareketi doğmuştur.
On sekizinci yüzyılda, Haham İsrael ben Eliezer (Baal Şem Tov)
tarafından başlatılan Hasidik Yahudilik, dine coşkulu ve mistik
yaklaşımı ile hızla taraftar toplamıştır. Bu iki hareket ve içinden
çıktıkları Yahudiliğe geleneksel ortodoks yaklaşım, çağımızda Yahudi
görenekleri içindeki bölünmelerin temelini oluşturmuştur.
Bu esnada, dış dünyada da bir değişim yaşanmakta, Yahudilerin
serbestleşmesi (eşit haklar verilmesi) olasılığı tartışmaya
açılmaktaydı. Bunu yapan ilk ülke ise, 1789
Fransız Devrimi sırasında Fransa olmuştur. Bununla
birlikte, Yahudilerden geleneklerini sürdürmeleri değil, entegre
olmaları beklenmekteydi. Bu muğlak durum, Clermont-Tonnerre'nin 1789
yılında Ulusal Meclis'te yaptığı meşhur konuşmasında da gözler önüne
serilmiştir:
"Yahudilere bir ulus olarak hiçbir şey vermemeli, ancak bireyler
olarak Yahudilere her şeyi vermeliyiz. Hakimlerini tanımayı
bırakmalıyız; onlar da sadece bizim hakimlerimize tabi olmalılar. Yahudi
örgütlenmesinin sözde yasalarının korunmasına yasal koruma sağlamayı
reddetmeliyiz; devlet içinde ne bir siyasi vücut ne de düzen kurmalarına
izin verilmemelidir. Her biri bireysel olarak vatandaş olmalıdır.
Ancak, kimileri bana onların vatandaş olmak istemediğini söyleyecektir.
Pekala öyleyse! Vatandaş olmak istemiyorlarsa, bunu söylesinler ve biz
de onları buralardan sürelim. Devlet içinde vatandaş olmayanlardan
oluşan bir topluluğun, ulus içinde bir ulus olması rezil bir durumdur."