P
Paca: Baca.
Pahıl: Kıskanç.
Pak: Temiz saf katıksız.
Para para: Parça parça.
Para: Pare parça.
Paralamak : Parçalamak.
Pare pare: Parça parça küme küme.
Parlı: Parlak ışıldayan göz kamaştırıcı.
Pars: Farsça.
Pay pay olmak: Bölünmek bölüşülmek paylaşılmak.
Pay: Parça düşer.
Payam vaktı: Konuşma haber alma zamanı.
Payam: Peyam haber.
Payız: Sonbahar güz.
Peder: Baba ata.
Penah: Sığınma sığınılacak yer dayandığı nokta.
Perçem: Alına ve yüze düşürülen saç kakül.
Pergar: Çember koruyucu.
Peri teki: Peri gibi çok güzel.
Peri: Doğaüstü güçleri olduğuna inanılan düşsel çok güzel dişi varlık. Perişan: Dağınık karmakarışık.
Perrü bal: Kanat.
Pervan : Pervane geceleri ışık çevresinde dönen küçük kelebek.
Pervane: Geceleri ışığın etrafında dönen küçük kelebek haberci kılavuz. Peyk: Haber ve mektup getirip götüren.
Pervaz etmek: Havalanmak uçmak.
Perveri koç: Besiye alınmış koç besi koçu.
Perveri: Besili besiye alınmış beslenmiş.
Peş-peş: Ard arka.
Peyke: Tahta sedir.
Peymane: Büyük kadeh şarap bardağı.
Pısmak: Sinmek başı omuzlara doğru çekerek korkuyla büzülmek.
Pısmanam: Pısmam korkuyla sinmem.
Pısmanık: Pısmayız korkuyla sinmeyiz.
Pısmazık: Pısmayız.
Pilte: Fitil.
Pinhan: Gizli saklı.
Pir: 1. Hak katından aşıklık bağışlanmışlara dolu bade sunan Hızır. 2. Yaşlı büyük ihtiyar reis bir tarikatın kurucusu tarikatta ulu kişi herhangi bir meslek ve sanatın kurucusu.
Pişe: 1. Sanat meslek iş. 2. Yaradılış huy.
Pişvaz: Karşılama.
Piyale vaktı: İçkinin şarabın sunulma zamanı.
Piyale: Şarap bardağı içki kadehi.
Piye: Satranç oyununda ön sıraya dizilen taşlardan her biri piyade.
Puc: Hiç boş.
Pucalmak: Hiç olmak boşa gitmek boş çıkmak.
Puç: Puc hiç boş.
Pul: Para.
Puta: Uğruna dolu-bade içilen Tanrı vergisi sevgili maşuka.
Puş eylemek: Örtünmek.
Puş: Örten giyen örtü elbise. zırh.
Puta: Put putası.
Pür: Çok dolu çok fazla.
Pür-nur: Çok parlak çok nurlu.