EkonomiAna madde: Türkiye ekonomisiKeban BarajıMaslak İstanbul'da bulunan bir finans bölgesi
Kuruluş yıllarında
Osmanlı Devleti'nin yıkılış döneminin
savaş yenilgileri geçmişiyle başlayan Türkiye ekonomisi
1923 sonrası
yıllarda harap vaziyetteydi.
İstanbul ve
İzmir haricinde ne sanayi, ne sermaye sınıfı, ne altyapı, ne de eğitim
mevcuttu. En basit ürünler dahi ithal edilmek zorundaydı. 12 milyonluk
nüfusun büyük çoğunluğunu okuma yazma bilmeyen yoksul insanlar
oluşturuyordu.
Anadolu'daki büyük toprak sahipleri de sanayi
burjuvazisini oluşturmaktan çok uzaktı.Bu yüzden hızlı bir kalkınmaya
ihtiyaç vardı.Bunu gerçekleştirmek için 17 Şubat - 4 Mart 1923
tarihlerinde İzmir İktisat Kongresi toplandı.Yeni kurulacak devletin
ekonomisinin ana ilkeleri belirlendi.Bu ilkeler
II. Dünya Savaşı başlayana kadar başarıyla
uygulandı.1929 - 1939 yılları arasında dünya sanayi üretimi %19
artarken, Türkiye'de sanayi üretim artışı %96'yı buldu. Sovyetler
Birliği ve Japonya dışında hiçbir ülke, bu alanda Türkiye'den daha hızlı
bir büyüme sağlayamadı. 1924 - 1938 arasındaki 11 bütçenin kesin hesabı
denk bağlanmış, 3'ü fazla vermiş, sadece 1'i açıkla (içinde Aşar
vergisinin kaldırıldığı 1925 yılı ) kapanmıştır.1923-1938 yılları
arasında ortalama yıllık % 4-6 oranında reel büyüme hızı elde edildiği
halde enflasyon çok düşüktür.1930'da T.C. Merkez Bankası kurulmuş,
1931'de 6127 kilo olan, T.C. Merkez Bankası âltın mevcudu, 1938'de 26190
kiloya ulaştırılmış, Düyun-u Umumiye Borçlarının, 1933'te yapılan
anlaşmaya uygun olarak ödenmesini sürdürülmüş, ödemeler dengesi ile
devlet bütçesi dengesi kurularak korunması sağlanmıştır.1930-1937
yılları arasında sürekli olarak dış ticaret fazlası sağlanmıştır.En son
dış ticaret fazlası 1946'da sağlanmış olup 62 yıldır sürekli açık
verilmektedir.
II. Dünya Savaşı sonrasına kadar devlet
ekonomisiyle yaşayan toplum,
1950'den sonra
Amerika Birleşik Devletleri'nin
de etkisiyle büyük bir kapitalist sanayi kalkınma dönemine girdi. Bugün
de sürmekte olan bu kalkınma süreci özellikle büyük toprak sahiplerinin,
hızla modern sermaye sınıfına dönüşmesine yolaçtı.
Anadolu'nun
kalkınması ve alt yapısının oluşması sürecinde 200 milyar
ABD
dolarından fazla borç oluştu.
GAP projesi ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu teşvik programları halen
sürmektedir.
Yıllık ortalama %6 üzerindeki ekonomik gelişme ile beraber büyük bir
değişim ve modernleşme başladı. Öncelikle
İstanbul,
İzmir ve
Mersin, gibi Batı bölgeleri,
1980'den sonra
da bütün
Anadolu illerinde özellikle
Denizli,
Bursa,
Gaziantep ve
Kayseri 'de büyük sermaye ve sanayi oluştu.
Sabancı, Koç, Zorlu gibi kurulan onlarca büyük sanayi holdinginin
yanında yüzbinlerce büyük, orta ve ufak ölçekteki şirket, ve oluşan işçi
sınıfı, dinamik bir ekonominin taşıyıcıları oldular.
Forbes dergisine göre Mart 2008'den itibaren Türkiye'nin malî merkezi olan
İstanbul'da 35 tane bilyoner yaşamaktadır (
2007'de 25
taneden bir çoğalma). Böylece İstanbul,
Moskova (74 bilyoner),
New York (71) ve
Londra'dan
(36) sonra dördüncü sırada bulunarak
Hong
Kong (30),
Los Angeles (24),
Mumbai (20),
San Fransisko (19),
Dallas (15) ve
Tokyo'dan
(15) daha çok bilyonere sahiptir.
[65]Günümüzde
Türkiye ekonomisi, dünyanın en büyük 15.
ekonomisidir
[66].
Hedef ise, cumhuriyetin 100. yılında (
2023),
dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasında yer almaktır. 2009 Ocak ayı
itibarıyla Türkiye'de
işsizlik oranı
Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) %15,5 olarak gerçekleşmiştir.
[67]2008 Vergi Gelirleri ve Tahsilat Tutarları İller bazında aşağıdaki
gibidir.
[68]İlTahakkuk (TL)Tahsilat (TL)
İstanbul | 79.062.023.000 | 72.393.238.000 |
Kocaeli | 26.131.140.000 | 25.020.902.000 |
Ankara | 22.335.055.000 | 18.488.994.000 |
İzmir | 19.382.403.000 | 17.723.592.000 |
Bursa | 5.180.393.000 | 4.740.322.000 |
Mersin | 4.953.661.000 | 4.025.219.000 |